Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Konya Şubesi tarafından 31 Aralık Cumartesi günü ''Mekke'nin Fethi ve Gençlik Gecesi'' düzenleneceği bildirildi.
AGD Konya Şube Başkanı Yusuf Güneş, yaptığı yazılı açıklamada, 31 Aralık tarihinin Müslümanlar için önemli bir gün olduğunu, Mekke'nin fetih yıl dönümü olduğunu belirtti.
Mekke'nin fethinden sonra yeni bir devrin başladığını anlatan Güneş, o günde yeryüzünün zulümden kurtulduğunu ifade etti.
Güneş, AGD Konya Şubesi olarak Mekke'nin fetih yıl dönümünü yeniden kutlamak için tüm Konyalıları 31 Aralık Cumartesi akşamı 100. Yıl Spor Salonu'na beklediklerini vurguladı.
http://www.hakimiyet.com
31 Aralık 2011 Cumartesi
30 Aralık 2011 Cuma
29 Aralık 2011 Perşembe
Eskileri Değerlendirme!...
Yerine göre sadelikten hoşlanmayan ben,bu yeleklerin sade olması hiç hoşuma gitmedi doğrusu.Zaten boylarıda dizaltına kadar geliyordu ve işe girişip aldım makası elime,kesip biçtim kalan parçaları da üzerlerinde süsleme amaçlı kullandım.Bakalım nasıl olmuş?
Artan parçalarla küçüklü-büyüklü üç tane fiyonk hazırladım ve tek tarafına monte ettim(gerçi bitişini foto çekmemişim neyse siz anlarsınız)
Gelelim ikinci yeleğe;alt kısmından çıkan parçalarla fırfır ve yoyo tarzına benzer çiçekler yapıp ortalarına beyoğlu taşı diktim
Sıra geldi 3.ye;onu da içten fırfır yaptım giyince aşağıya sarkıyor, farklı bir model oluyor.
(Ayrıca bu kadar emek bunlara değermiydi doğrusu bilmiyorum ama güzel oldu sanki.Çünki ben bunları, aramızda kalsın komik bir rakama satın aldım üç tanesi 5 lira:)))))
Artan parçalarla küçüklü-büyüklü üç tane fiyonk hazırladım ve tek tarafına monte ettim(gerçi bitişini foto çekmemişim neyse siz anlarsınız)
Gelelim ikinci yeleğe;alt kısmından çıkan parçalarla fırfır ve yoyo tarzına benzer çiçekler yapıp ortalarına beyoğlu taşı diktim
Sıra geldi 3.ye;onu da içten fırfır yaptım giyince aşağıya sarkıyor, farklı bir model oluyor.
(Ayrıca bu kadar emek bunlara değermiydi doğrusu bilmiyorum ama güzel oldu sanki.Çünki ben bunları, aramızda kalsın komik bir rakama satın aldım üç tanesi 5 lira:)))))
28 Aralık 2011 Çarşamba
Gönülden Seven DOSTLARIMA!....
Dostları olmalı insanın,
aynen gemilerin limanları gibi.
Zaman zaman uğradığın, yükünü boşalttığın,
dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda.…
Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
geri döneceğin günü bekleme umuduyla.
Bazen, rüzgâra o açmalı yelkenini,
yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla,
halatlarını çözmeli,
seni çok ama çok özlemeli.
geri döneceğin günü bekleme umuduyla.
Bazen, rüzgâra o açmalı yelkenini,
yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla,
halatlarını çözmeli,
seni çok ama çok özlemeli.
Dostları olmalı insanın;
ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen.
Düşünmediklerini düşündüren,
seni bir cambaz ipinde, güvende tutabilen,
gerektiğinde senin için ateşi yutabilen,
yolunu ışıtan ustan olmalı.
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini.
Sana vermeli soğuk bir kış gününde
üzerindeki tek gömleğini…
ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen.
Düşünmediklerini düşündüren,
seni bir cambaz ipinde, güvende tutabilen,
gerektiğinde senin için ateşi yutabilen,
yolunu ışıtan ustan olmalı.
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini.
Sana vermeli soğuk bir kış gününde
üzerindeki tek gömleğini…
Can Dündar
27 Aralık 2011 Salı
RABBİM!! GÖNÜL AYNAMIZI AYDINLAT ...
İmam-ı Azam hazretleri oğluna şu nasihatte bulunuyor: Ey oğlum; 500 bin hadis arasından seçtiğim şu 5 hadise uy.
* Amel ancak niyetledir. Ve bir kişiye ancak niyet ettiği vardır.
* Kişinin malayaniyi (manasız boş söz) terk etmesi İslamiyet’inin güzelliğindendir.
* Kendi nefsiniz için istediğiniz ve sevdiğiniz şeyi, din kardeşiniz için de istemedikçe hiç biriniz tam iman etmiş sayılmazsınız.
* Şüphesiz helâl belli, haram da bellidir. Allah güzeldir, ancak güzel şeyleri kabul eder. * Müslüman, Müslümanlara eliyle ve diliyle zarar vermeyen kimsedir. Sen, Allah’ın azabından kork ve rahmetini um; havf ile reca (ümit ve korku) arasında ol. Fakat ümidin korkuya (recân havfe) galip gelsin. Sıhhatli olduğun halde, korku ve rahatlık arasında sabit ol. Cenab-ı Allah hakkında hüsn-i zanda bulun. Oğlum! Bozuk itikatli olanlardan uzak olmanı, kalb-i selim sahibi olarak ölmeni isterim. Şüphesiz Allah (cc) Gafûr ve Rahîm’dir.((( Sayı:247Bölüm:Kısa Kısa.ALINTIDIR))
* Amel ancak niyetledir. Ve bir kişiye ancak niyet ettiği vardır.
* Kişinin malayaniyi (manasız boş söz) terk etmesi İslamiyet’inin güzelliğindendir.
* Kendi nefsiniz için istediğiniz ve sevdiğiniz şeyi, din kardeşiniz için de istemedikçe hiç biriniz tam iman etmiş sayılmazsınız.
* Şüphesiz helâl belli, haram da bellidir. Allah güzeldir, ancak güzel şeyleri kabul eder. * Müslüman, Müslümanlara eliyle ve diliyle zarar vermeyen kimsedir. Sen, Allah’ın azabından kork ve rahmetini um; havf ile reca (ümit ve korku) arasında ol. Fakat ümidin korkuya (recân havfe) galip gelsin. Sıhhatli olduğun halde, korku ve rahatlık arasında sabit ol. Cenab-ı Allah hakkında hüsn-i zanda bulun. Oğlum! Bozuk itikatli olanlardan uzak olmanı, kalb-i selim sahibi olarak ölmeni isterim. Şüphesiz Allah (cc) Gafûr ve Rahîm’dir.((( Sayı:247Bölüm:Kısa Kısa.ALINTIDIR))
Farklı Tasarımlara Bakarmısınız.!..
her ev hanımının evinde olması gereken bir ürün değil mi?
giy terliğini evin tertemiz olsun:))
KARTOPU YAPMA ALETİ: Neler yapıyorlar inanın insan aaa bunuda mı yapmışlar diye şaşırıyor.Bu ürünü sevgili "banuca"ablaya giderken götürmek lazım hep orda kar oluyor.Çocukluğumuza geri döner Banu ablamın sıcak evinde aşağıdaki kurabiyeli fincandan da kahvelerimizi içeriz.Ne dersiniz varmısınız??
giy terliğini evin tertemiz olsun:))
KARTOPU YAPMA ALETİ: Neler yapıyorlar inanın insan aaa bunuda mı yapmışlar diye şaşırıyor.Bu ürünü sevgili "banuca"ablaya giderken götürmek lazım hep orda kar oluyor.Çocukluğumuza geri döner Banu ablamın sıcak evinde aşağıdaki kurabiyeli fincandan da kahvelerimizi içeriz.Ne dersiniz varmısınız??
26 Aralık 2011 Pazartesi
Parmağa Takılan İğnedenlik!..
gereken malzemeler:herhangi bir şişe kapağı,lastik,az kumaş,elyaf ve yapıştırıcı.
başlıyoruz yapmaya haydi kolay gelsin!!
25 Aralık 2011 Pazar
24 Aralık 2011 Cumartesi
Şuanda Okuduğum Ve Var Olmak İsteyenlere Tavsiye Ettiğim Bir Kitap !
Okuyorum O Halde Varım !
BAŞLARKEN
Yirmi beşli yaşlarda ölüyor, yetmişli yaşlarda gömülüyoruz…Çünkü okumayı bırakmak, birazcık ölmektir…
Yaşıyor musunuz?
İnsan nasıl bir varlıktır?
Hayvandan ayrılan özelliği nedir?
Bu dünyaya niçin gelmiştir insan?
Yaşamak nedir?
Şu sokaklarda koşuşan insanlar nereye gider?
Nereden geliyorlar telaşlı telaşlı?
Düşünen insanların beynini kemiren soruları sıralayarak bitirmeniz imkânsızdır. Soruların tespiti yetmiyor… Soruların cevaplarını bulamamanın verdiği sıkıntıyı kim ve nasıl dindirecek?
İnsanlık var oldu olalı neredeyse hep aynı sorular kemiriyor düşünen insanın beynini. Soru sormak ve sorulara cevap aramak için felsefe yapmak zorunda olmadığınız gibi filozof olmak zorunda da değilsiniz. Okuyan, düşünen ve gören her insan soru sorar, sorunları görür ve çözüm aramaya başlar.
Bu çalışmada böyle bir süreçten ve süzgeçten geçerek oluştu.
“İnsanlık öldü mü?” sorusunu bu kadar çok sormak zorunda kaldığımız bir dönemi hiç yaşadı mı bu millet? “İnsanlık ayağa kalk!” diye feryatların bu kadar yükseldiği bir dönem hiç yaşamadık biz tarih boyunca!
“Ne olacak bu memleketin hali?” sorusunu kahve köşesindekilerde, esnafta, öğretmende, işçide soruyor. Herkesin bir cevabı mutlaka vardır. Doğru yada yanlış… Memleketin kötü halinin, bireyin kötü halinden, bireyin kötü halinin beynin boşluğundan kaynaklandığı anlatmaya çalışan bir çalışma var elinizde.
Herkes bakar ama herkes göremez.
Görenler neyi / niçin / nasıl görür? Göremeyenlerin önünde ki perde ne? Niçin göremez? Görmek için bakmak yeterli değil midir?
Fiziki körlük benim ve bu kitabın konusu değil elbette. Bu kitabın asıl konusu bakıp görememe sorunu.
“İnsanı kör eden şey gözdeki boşluk mu beyindeki boşluk mu?” sorusu ve bu sorunun cevabı üzerinde düşündürmek istiyorum sizleri.
Eğer tek körlük gözdeki boşluktan kaynaklansaydı insanlık bu kadar acı çeker miydi? Koyun sürüsüne dönüştürülebilir miydi insanlık? Ayaklarına pranga vurulmadan bu kadar köleleştirilebilmeyi izah etmek mümkün mü?
Sahi “ayağa kalk!” nidasına cevap vermek isteyenler ne yapmalı?
Bilgiye dayanmayan bir kalkınmanın sonu ne olur?
Bilgiyle şahlanmayan toplumların sonu hüsrandır. Büyük devlet, büyük millet olmak için büyük insan dolu bir toplum olmak zorundayız.
Tarih şahittir ki bilgiye hakim olan dünyaya hakim olmuştur.
Kitap bilgi, bilgi hayattır…
Ciğerleriniz için oksijen ne kadar önemliyse beyniniz içinde “bilgi” o kadar önemlidir. Hatta beyni bilgisiz bırakmak daha çok acı verir insana. Oksijensiz kalan insan beş dakika içinde can verir. Ama bilgisizliğin bir toplumu ne kadar olumsuz etkilediğini yaşadıklarımız bize öğretiyor. Bilgisizlik yavaş yavaş öldürür. Uzun ve sürekli çekilen acılar, kısa ve ani acılardan daha fazla sıkıntı verir insana.
“Ne olacak bu dünyanın hali?” değil, “Ne olacak benim halim?” demeye başlamadığımız sürece sorularımızın ve sorunlarımız cevabını bulamayacağız.
Medeniyeti kitaplar kurar. İnsan zihnini kitaplar inşa eder. Bilgi beynin vitaminidir. Okuyan insan, beynini geliştirir, kendini yetiştirir ve başarı yollarını keşfeder. Okumayan, beynini tembelliğe iter. Tembel zihinler, fetihler ve keşifler yapamaz.
Sürülerin idarecisi olmak isteyenler, okuyanlardan hoşlanmazlar. Dikkat edilirse yasaklar, daha çok ihtilallerde, sıkıyönetimlerde ve demokrasinin askıya alındığı sıralarda getirilir.
İnsanı diğer canlılardan farklı kılan en önemli özellik, göstereceği başarı veya başarısızlıkla sadece kendi hayatını değil, ailesinin, toplumunun, devletin veya insanlığın kaderini de değiştirebilecek kudret ve kabiliyette olmasıdır.
Unutmayın ki, önce insanlar bir yerlere giderler, sonra insanlığı bir yerlere götürürler…
Bill Gates’in ABD ekonomisine katkısını düşündünüz mü hiç?
Hesabını yaptınız mı?
Okumamak Allah’a isyandır
Sonradan Müslüman olan bir Alman Doktor “Okumamak Allah’a isyandır” diyor. Sonradan Müslüman olmuş ancak dinimizi bizden daha iyi anlamış. Hiç düşündünüz mü yaratıcının ilk insanı bile niçin kitapsız bırakmadığını?
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’in on Safalık bir kitapla vazifelendirilişi, insanların kitapsız idare edilemeyeceklerinin en açık delilidir.
Çocuklar okusun ama…
Biz millet olarak “eğitime” önem veren bir milletiz. Ancak en büyük hatamızı eğitimi “diploma” sanmamızdır. Eğitim diploma almak değildir. Kendini yetiştirme alışkanlığı kazanmaktır. “Beşikten mezara kadar ilim tahsil edin!” diyen bir Peygamberin ümmeti bu hadisten ne anlıyor acaba?
Dünyayı değiştirmek…
“Eskiler, erdemin ışığının ortalığı aydınlatması için önce devlet işlerini yoluna koyarlardı.
Devlet işlerini yoluna koyabilmek için, önce ev işlerini yoluna koyarlardı.
Ev işlerini yoluna koyabilmek için, önce kendi kendilerine çeki düzen verirlerdi.
Kendilerine çekidüzen verebilmek için önce düşüncelerini yoluna koyarlardı.
Düşüncelerine yoluna koyabilmek içinse, önce bilgi eksikliklerini giderirlerdi.” (Konfüçyüs)
İçinden aydınlanamayanlar dışını aydınlatamaz.
Bu çalışmanın içinden aydınlamaya başlayanların sayısının artmasına vesile olması temennisiyle…
Sait ÇAMLICA
Eğitimci-Yazar
www.saitcamlica.com
saitcamlica@gmail.com
23 Aralık 2011 Cuma
CRAYZ TEKNİĞİ TERLİK ÇANTASI
dikiş dikenlerin malum artık parçaları çok oluyor bizde bu şekilde değerlendirelim nasıl olmuş iyi fikir demi?
22 Aralık 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)